"Her yıl 40’a yakın merkezî sınav yapan ÖSYM, her sınavda sorduğu yaklaşık 100 soru ile yılda ortalama 4000 soru kullanmaktadır. 2012 yılında bu miktar 11.200 olarak gerçekleşmiştir. 39 yıllık geçmişi de göz önüne alındığında hazırlanmış ve sorulmuş soru adedi çok ciddi rakamlara erişmektedir. Ancak, bugüne kadar ÖSYM’nin yaygın uygulaması “bir sınavda sorulmuş sorunun bir başka sınavda sorulmaması” olmuştur. Günümüzde kamuoyunun takdirini toplayan bu yaygın uygulama diğer yandan soru hazırlamada her gün daha uç alanlara daha ince detaylara gitme riskini oluşturmakta ve bazı önemli sınavlarda çok ciddi kısıtlamalar getirebilmektedir. Diğer yandan, soruların kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri sadece soru yazarlarının belirlemesine bağlı olarak tespit edilebilmekte oysa soruların gerçek kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri bilimsel anlamda sadece adayların sınav anında verdikleri cevaplar ile belirlenebilmektedir. Bu da soruların, fiilen gerçekleştirilen bir sınavda denenmesi ile mümkün olmaktadır. Ölçme kalitesi yüksek soruların tekrar sorulabilmesi imkanından vazgeçilmesi düşünülemez.
Bir başka boyut ise, artık modern bilişim çağının bir kaçınılmazı haline gelen “elektronik sınav” uygulamalarıdır. ÖSYM’de en hummalı çalıştığımız alan da budur. Önümüzdeki kısa ve orta zaman diliminde elektronik sınavları gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyoruz. Randevu ile belirli bilişim ağı güvenliği sağlanmış sınav merkezlerinde yapılacak bu sınavlar haftanın her günü yapılabileceği gibi günde bir kaç kez de yapılabilir duruma getirilmiştir. Bu sınavlarda sorulmuş olan soruların hemen sınavdan sonra açıklanması gibi bir uygulama sınavların istenilen sayıda yürütülmesini imkansız hale getirmektedir. O nedenlendir ki, dünyada sınav yapan kuruluşlar kesinlikle soruları açıklamamaktadırlar.
Yukarıdaki tüm bu gerçekler dikkate alınarak, ÖSYM “sınavlarda sorulan soruların sınavdan sonra tamamının yayınlanmaması” kararını almıştır. 6495 sayılı Kanun ile de ÖSYM’nin sınavlarda sorduğu sorular 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunun kapsamı dışına çıkarılmıştır.
Ancak, tüm iş ve işlemlerinde şeffaflığı ana prensip edinen ve bunu misyonunda da net biçimde belirten ÖSYM, sınava hazırlanan adayların bilgi edinmeleri ve sınava girmeleri halinde kendi sınavlarını cevap kağıtları ile birlikte fiili olarak değerlendirebilmeleri için 29/08/2013 tarihli duyurusu ile sınavlarda sorulan soruların %10’unu sınav sonuçları açıklandığında kamuoyuna açıklama kararı almış ve bu soruların her türlü basın yayın organı ile paylaşılmasına da izin vermiştir.
Geleneksel olarak, tüm sorularını akademisyen bilim heyetlerine denetlettiren ÖSYM, sınavdan sonra da hiç bir zaman sorularının bilimsel denetiminden kaçınmayacaktır. Gerek bilimsel denetim gerekse sınav sonrası adayların sorulara verdikleri cevapların analizi olan “madde analizi” sonucunda iptal edilmesi gereken soruları iptal edecektir.
Tüm bunlar ışığında, özellikle son günlerde internet medyası ve sosyal medyayı ticari emellerine alet ederek, yayınlanan soruları yasal olmayan yollarla kullanmak suretiyle şimdiye kadar haksız ticari rant elde eden bir kısım çevrelerin, ÖSYM’nin “sınavda sorulan soruların sınavdan sonra kamuoyuna açıklanmaması” kararını, soruları yargı denetimi dışına çıkarmak gayesi güttüğü şeklinde acımasız ve ithama varan biçimdeki yorumlarının mesnetsiz, yalan ve adayları rahatsız edici olduğunu beyan ederiz.
Esasen dünya çapında yapılan ve uluslararası geçerliliğe sahip merkezî sınavların tamamına yakınında, sınav sorularının açıklanmadığı gizli tutulduğu da ortadadır.
Temel misyonu “hak ve adaleti tesis etmek amacıyla bilimsel yöntemler ışığında sınav yapmak” olan ÖSYM bu misyonundan asla vazgeçmeyecektir.
Kamuoyuna duyurulur."
şeklindeydi.