The minister admitted that highly sensitive documents had been leaked to the press.
Bakan son derece hassas belgelerin basına sızdırıldığını itiraf etti.
The boy admitted breaking the window.
Çocuk camı kırdığını itiraf etti.
The little girl was guilty of breaking the vase but wouldn’t admit it.
Küçük kız vazoyu kırmakla suçluydu ama kabul etmedi.
Few people will admit their faults.
Çok az insan hatalarını kabul eder.
None of them admitted being the culprit.
Hiçbiri elebaşı olduğunu kabul etmedi.
He was admitted to the engineering school.
Mühendislik okuluna kabul edildi.
Children under thirteen years of age are not admitted to this swimming pool.
Bu yüzme havuzuna on üç yaşından küçük çocuklar kabul edilmemektedir.
to admit somebody to hospital
birini hastaneye kabul etmek/yatırmak
Children are not admitted.
Çocuklar kabul edilmez. (girmesine izin verilmiyor)