Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Balance ne demek?

Balance ne demek? Balance ne anlama gelir? Balance İngilizce örnek cümle. Balance eş anlamlıları.

    balance (v)

    dengelemek

    dengede tutmak, denge sağlamak, denk gelmek, dengede durmak

    Balance (v) ingilizce örnek cümle

    Janette's trying to balance her work and home lives.

    Janette işini ve ev yaşamını dengelemeye çalışıyor.

    Balance (v) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler, telafi etmek anlamında kullanılabilir.
    compensate (v) : tazminat ödemek, telafi etmek
    make up for (pv) : telafi etmek
    offset (v) : dengelemek
    balance (v) : dengelemek


    Balance (n) Collocations

    force may balance : güç dengeleyebilir
    balance budget : bütçeyi dengelemek
    balance demand : talebi dengelemek
    balance equation : eşitliği dengelemek
    balance force : gücü dengede tutmak
    17 Örnek daha
    balance need : ihtiyacı dengelemek
    balance scales : teraziyi dengelemek
    balance tray : tepsiyi dengede tutmak
    balance beautifully : güzelce dengelemek
    balance carefully : dikkatle dengelemek
    balance delicately : özenle dengelemek
    balance evenly : eşit olarak dengelemek
    balance finely : güzelce dengelemek
    balance nicely : çok iyi dengelemek
    balance perfectly : mükemmel olarak dengelemek
    balance precariously : dikkatlice / özenle dengelemek
    seek to balance : dengelemeye çalışmak
    try to balance : dengelemeye çalışmak
    fail to balance : dengeleyememek
    balance economy : ekonomiyi dengelemek
    balancing act : dengeleyici eylem
    carefully balance : dikkatli bir şekilde dengelemek
    Daha az gör

    Balance (n) Preposition Kullanımları

    balance against : ...ya karşı dengelemek
    balance on : ... üzerine dengelemek
    balance with : ... ile dengelemek
    balance (n)

    denge

    eşitlik, denklik

    Balance (n) ingilizce örnek cümle

    Some diseases can disturb the balance of water in the body.

    Bazı hastalıklar vücuttaki su dengesini bozabilir.

    bakiye

    kalan miktar

    terazi

    tartı

    Balance (n) Collocations

    balance may change : denge değişebilir
    balance may shift : denge değişebilir
    balance may swing : denge sallanabilir
    balance may tilt : denge eğilebilir
    achieve balance : dengeyi sağlamak
    112 Örnek daha
    adjust balance : dengeyi ayarlamak
    affect balance : dengeyi etkilemek
    alter balance : dengeyi değiştirmek
    attain balance : dengeye ulaşmak
    catch balance : dengeyi yakalamak
    change balance : dengeyi değiştirmek
    check balance : bakiyeyi kontrol etmek
    create balance : denge yaratmak
    disrupt balance : dengeyi bozmak
    disturb balance : dengeyi bozmak
    find balance : denge bulmak
    have balance : dengeye sahip olmak
    improve balance : dengeyi geliştirmek
    keep balance : dengeyi korumak
    lose balance : dengeyi kaybetmek
    maintain balance : dengeyi devam ettirmek
    pay balance : kalan tutarı ödemek
    preserve balance : dengeyi sürdürmek
    recover balance : dengeyi yakalamak
    redress balance : dengeyi düzeltmek
    re-establish balance : dengeyi yeniden kurmak
    regain balance : dengeyi geri kazanmak
    request balance : bakiyeyi rica etmek
    require balance : denge gerektirmek
    restore balance : dengeyi yeniden kurmak
    seek balance : denge aramak
    shift balance : dengeyi değiştirmek
    show balance : bakiyeyi göstermek
    strike balance : anlaşmaya varmak | denge kurmak
    sustain balance : dengeyi sürdürmek
    swing balance : denge sallamak
    tilt balance : dengeyi eğmek
    tip balance : dengeyi eğmek
    upset balance : dengeyi bozmak
    use balance : kalan tutarı kullanmak
    careful balance : hassas denge
    changing balance : değişen denge
    comfortable balance : uygun/tam denge
    competitive balance : rekabetçi denge
    correct balance : doğru/tam denge
    delicate balance : hassas denge
    good balance : tam/iyi denge
    happy balance : güçlü/sağlıklı denge
    harmonious balance : güçlü/uygun denge
    healthy balance : sağlıklı denge
    hormonal balance : hormonal denge
    ideal balance : ideal/tam denge
    military balance : askeri denge
    natural balance : doğal denge
    necessary balance : tam/gerekli denge
    negative balance : olumsuz bakiye
    net balance : net bakiye
    nutritional balance : besin dengesi
    opening balance : açılış bakiyesi
    optimum balance : tam/gerekli denge
    outstanding balance : kalan borç, ekstre borcu
    perfect balance : tam/ideal denge
    political balance : siyasal denge
    poor balance : yetersiz / kötü denge
    positive balance : olumlu denge
    precarious balance : kırılgan denge
    proper balance : tam/doğru denge
    racial balance : ırksal denge
    reasonable balance : uygun/kabul edilebilir denge
    right balance : tam/doğru denge
    sensible balance : uygun/kabul edilebilir denge
    shifting balance : değişken denge
    social balance : sosyal denge
    subtle balance : ince / göze çarpmayan denge
    uneasy balance : kırılgan denge
    fine balance : ölçülü / ince denge
    equal balance : tam/doğru denge
    exact balance : doğru/uygun denge
    final balance : son bakiye
    ethnic balance : etnik denge
    fragile balance : hassas denge
    excellent balance : mükemmel denge
    ecological balance : ekolojik / çevresel denge
    favourable balance : olumlu denge
    work-life balance : iş yaşam dengesi
    optimal balance : tam/doğru denge
    overall balance : genel denge
    even balance : tam denge
    knock sb off balance : birinin dengesini bozmak
    ask for balance : bakiyeyi istemek
    bring forward balance : dengeyi nakletmek/devam ettirmek
    carry forward balance : bakiyeyi nakletmek
    account balance : hesap bakiyesi
    bank balance : banka hesap bakiyesi
    cash balance : nakit bakiyesi
    money balance : para bakiyesi
    credit balance : kredi dengesi
    debit balance : borç bakiyesi
    debit balance : borç bakiyesi
    trade balance : ticaret dengesi
    balance sheet : bilanço, denge tablosu
    acceptable balance : kabul edilebilir denge
    appropriate balance : uygun denge
    the balance of nature : doğanın dengesi
    challenging balance : zorlayıcı denge
    the balance of advantage : avantaj dengesi
    the balance of forces : kuvvetler dengesi
    the balance of power : güç dengesi
    checks and balances : kuvvetler ayrılığı
    throw sb off balance : birinin dengesini bozmak
    balance beam : denge kirişi / aleti
    a sense of balance : denge algısı / duyusu
    remaining balance : kalan bakiye
    balance may be due : kalan tutarın ödenmesi gerekebilir
    the balance of payments : ödemeler dengesi
    the balance of trade : ticaret dengesi
    balance of payment deficit : ödeme dengesi açığı
    Daha az gör

    Balance (n) Preposition Kullanımları

    balance of : ...nın dengesi
    in balance : dengede, denge halinde
    in balance with : ...ile dengede, denge halinde
    on balance : her şey düşünüldüğünde
    off balance : dengesiz | dengesini kaybetmiş
    1 Örnek daha
    balance between : ... arasında denge
    Daha az gör