The ocean is just barely visible from our house.
Okyanus evimizden neredeyse hiç görünmüyor.
Crying at the gate, the soldier’s wife could barely watch his departure.
Kapıda ağlayan askerin karısı onun ayrılışını zar zor izleyebiliyordu.
Because of the heavy fog, we could barely see the road in front of us.
Yoğun sis nedeniyle önümüzdeki yolu neredeyse hiç göremiyorduk.