The fallen tree barred our way.
Düşen ağaç yolumuzu kapattı.
They barred journalists from reporting on the elections.
Gazetecilerin seçimlerle ilgili haber yapmalarını engellediler.
The sky was barred with black clouds.
Gökyüzü kara bulutlarla kapandı.
They barred the gate up so that nobody could get in.
Kimsenin içeri girmemesi için kapıyı kilitlemişlerdi.