bring advantage
:
avantaj getirmek
bring air
:
soluk getirmek
bring anarchy
:
anarşiye sebep olmak
bring anxiety
:
kaygıya sebep olmak
bring appeal
:
rica etmek
bring benefit
:
yarar sağlamak
bring bill
:
kanun tasarısı sunmak
bring booze
:
içki almak
bring bottle
:
şişeyi getirmek
bring case
:
dava getirmek
bring chaos
:
kaos getirmek
bring charge
:
suç yıkmak
bring chorus
:
nakarat söylemek
bring civilization
:
uygarlığı getirmek
bring claim
:
hak iddia etmek
bring clarity
:
netlik kazandırmak
bring closure
:
sona getirmek
bring colour
:
renk getirmek
bring comfort
:
nezaket göstermek
bring complaint
:
şikayet etmek
bring consolation
:
teselli etmek
bring credibility
:
güvenilirlik sağlamak
bring crowd
:
kalabalık getirmek
bring death
:
ölüme sebep olmak
bring delight
:
haz vermek
bring democracy
:
demokrasi getirmek
bring dignity
:
ciddiyet/saygınlık sağlamak
bring dimension
:
boyut getirmek
bring disappointment
:
hayal kırıklığına sebep olmak
bring disaster
:
felakete sebep olmak
bring discipline
:
disiplin getirmek
bring discredit
:
leke sürmek
bring disgrace
:
rezil etmek
bring dividend
:
kâr getirmek
bring dowry
:
çeyiz getirmek
bring efficiency
:
verimlilik sağlamak
bring sth to an end
:
bir şeye son vermek
bring energy
:
enerji vermek
bring enjoyment
:
sevk vermek
bring excitement
:
heyecan getirmek
bring experience
:
deneyim kazandırmak
bring expertise
:
uzmanlık kazanmak/gerektirmek
bring fall
:
düşüşe sebep olmak
bring fame
:
şöhret getirmek
bring flexibility
:
esneklik getirmek
bring flood
:
sele sebep olmak
bring flush
:
kırmızılığa sebep olmak
bring fortune
:
servet getirmek
bring freedom
:
özgürlüğü getirmek
bring gain
:
kazanç getirmek
bring gasp
:
nefesini tutmaya sebep olmak
bring gift
:
hediye getirmek
bring glory
:
onur getirmek
bring gospel
:
incili yaymak
bring greeting
:
selam getirmek
bring guest
:
davetli getirmek
bring happiness
:
mutluluk getirmek
bring harmony
:
uyum getirmek
bring help
:
yardım getirmek
bring honour
:
onur getirmek
bring hope
:
umut getirmek
bring immigrant
:
göçmen getirmek
bring increase
:
artış getirmek
bring indictment
:
iddianameyi getirmek
bring intensity
:
yoğunluk getirmek
bring joy
:
neşe getirmek
bring kudos
:
şöhret getirmek
bring litigation
:
dava açmak
bring luck
:
şans getirmek
bring lunch
:
öğle yemeği getirmek
bring message
:
mesaj getirmek
bring misery
:
sefalet getirmek
bring news
:
haber vermek
bring notoriety
:
kötü şöhret getirmek
bring offering
:
teklif getirmek
bring order
:
yöntem dayatmak
bring perspective
:
bakış açısı getirmek
bring picnic
:
piknik yapmak
bring pleasure
:
neşe getirmek
bring a present
:
hediye getirmek
bring prestige
:
prestij getirmek
bring problem
:
sorun getirmek
bring proceedings
:
dava açmak
bring profit
:
kâr getirmek
bring prosecution
:
kovuşturma yapmak
bring prosperity
:
refah getirmek
bring reaction
:
tepkiye sebep olmak
bring realism
:
gerçekçilik getirmek
bring reassurance
:
tatmin sağlamak
bring reconciliation
:
mutabakat sağlamak
bring refreshment
:
ferahlık getirmek
bring relief
:
rahatlatmak
bring renewal
:
yeniliğe sebep olmak
bring respite
:
soluk aldırmak, rahatlatmak
bring retort
:
sert cevaba sebep olmak
bring retribution
:
intikama sebep olmak
bring return
:
dönüş getirmek/almak
bring revolution
:
devrime sebep olmak
bring reward
:
ödül getirmek
bring ruin
:
mahvetmek
bring sadness
:
üzüntü getirmek
bring salvation
:
kurtuluşu getirmek
bring sanity
:
muhakeme etmek
bring satisfaction
:
memnuniyet sağlamak
bring semblance
:
biçim getirmek
bring sense
:
anlam vermek
bring shame
:
utanca sebep olmak
bring solace
:
teselli vermek
bring sorrow
:
üzüntüye sebep olmak
bring spirit
:
ruh halini getirmek/taşımak
bring stability
:
istikrar getirmek
bring status
:
mevki vermek
bring subtlety
:
incelik getirmek
bring success
:
başarı getirmek
bring suit
:
dava açmak
bring supply
:
kaynak sağlamak
bring tea
:
çay getirmek
bring terror
:
büyük korkuya sebep olmak
bring total
:
tutar getirmek
bring touch
:
dokunuş eklemek
bring tourist
:
turist getirmek
bring trouble
:
sorun çıkarmak
bring understanding
:
anlayış getirmek
bring unity
:
birlik getirmek
bring victory
:
zafer getirmek
bring visitor
:
ziyaretçi getirmek
bring warmth
:
sıcaklık getirmek
bring water
:
su getirmek
bring wealth
:
zenginlik getirmek
bring word
:
haber göndermek/getirmek
bring wrath
:
öfkeye sebep olmak
bring sb close
:
birini yakınlaştırmak
bring alive
:
canlı getirmek
bring into action
:
harekete geçirmek
bring sth under control
:
bir şeyi kontrol altına almak
bring responsibility
:
sorumluluk getirmek
bring sth on track
:
bir şeyi yoluna koymak
bring troops home
:
askeri birliği geri çekmek
bring peace
:
barış getirmek
bring sth to a stop
:
durdurmak
bring into question
:
gündeme getirmek
bring sb to brink of
:
birini ... eğişine getirmek
bring sth to the fore
:
bir şeyi ön plana çıkarmak
Daha az gör