case may involve
:
dava dahil olabilir
case may occur
:
durum meydana gelebilir
case may raise
:
dava öne sürebilir
adjourn case
:
davayı ertelemek
argue case
:
iddia ileri sürmek
bolster case
:
iddiayı desteklemek
bring case
:
dava getirmek
cite case
:
dava örneği
decide case
:
davaya karar vermek
diagnose case
:
teşhis durumu
have case
:
davaya girmek
investigate case
:
olayı araştırmak
lose case
:
davayı kaybetmek
make case
:
sav sunmak/ ortaya atmak
prepare case
:
dava hazırlamak
pursue case
:
davaya devam etmek
settle case
:
davayı kapatmak
solve case
:
vakayı çözmek
weaken case
:
iddiayı/savunmayı zayıfla(t)mak
win case
:
davayı kazanmak
advanced case
:
ileri dava
antitrust case
:
tekelciliğe karşı vaka
bad case
:
kötü / ciddi vaka
civil case
:
hukuk davası
compelling case
:
zorlu dava
criminal case
:
kamu/ceza davası
mild case
:
hafif/orta vaka
rare case
:
nadir durum
severe case
:
ciddi durum/vaka
special case
:
özel durum
unusual case
:
sıra dışı olay / vaka
extreme case
:
olağanüstü bir örnek
exceptional case
:
istisnai durum
make out case
:
kanıt göstermek
individual case
:
bireysel dosya
specific case
:
belli dava/durum
jewel case
:
mücevher kutusu / CD kabı
jewellery case
:
mücevher kutusu
bribery case
:
rüşvet vakası
pillow case
:
yastık kılıfı
case of corruption
:
yolsuzluk davası
corruption case
:
yolsuzluk davası
Daha az gör