Her coach encouraged her throughout the marathon race to keep on running.
Antrenörü onu maraton yarışı boyunca koşmaya devam etmeye teşvik etti.
The coach inspired the players during all the game.
Antrenör, maç boyunca oyunculara moral verdi.
The coach made the players run five miles a day.
Antrenör oyuncuları günde beş mil koşturdu.
Tom's fitness has improved markedly under his new coach.
Tom'un kondisyonu yeni koçu gözetiminde önemli ölçüde gelişti.
In most capital cities, there are coaches connecting the city centre and the airport.
Başkentlerin çoğunda, şehir merkezi ile hava limanını birbirine bağlayan yolcu otobüsleri vardır.
The coach driver made several pickups before heading for the airport.
Yolcu otobüsü şoförü, hava alanına gitmeden önce birkaç transfer yaptı.
Our coach was caught in a traffic jam and got to Ankara forty minutes late.
Yolcu otobüsümüz trafik sıkışıklığına yakalandı ve Ankara'ya kırk dakika geç ulaştı.