The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
Enflasyon oranı arttıkça doların değeri düşmektedir.
The number of fish in the ocean is steadily declining.
Okyanustaki balık sayısı giderek azalmaktadır.
Voter support for the party has declined by over 25 due to the leader's recent scandals.
Partiye seçmen desteği, liderin son skandallarından dolayı 25'ten fazla azaldı.
I had to decline the invitation because I was ill.
Daveti reddetmek zorunda kaldım, çünkü hastaydım.
The minister declined to comment about the progress of the peace talks.
Bakan barış görüşmelerinin ilerleyişi hakkında yorum yapmak istemedi.
His health has declined since the accident.
Kazadan beri sağlığı geriledi.
My grandmother's health has been declining progressively for several months.
Büyük annemin sağlığı birkaç aydır giderek kötüleşiyor.
Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.
Hiç kimse faiz oranlarında bu kadar ani bir düşüş beklemiyordu.
By the turn of the twentieth century, Britain's economic fortunes were in relative decline.
Yirminci yüzyılın başında, Britanya'nın ekonomik serveti göreli düşüşteydi.
Oil consumption is on the decline.
Petrol tüketimi düşüşte.
The government has failed to halt economic decline.
Hükümet, ekonomik çöküşü durduramadı.