The baseball game was delayed because of rain.
Beyzbol maçı yağmur nedeniyle ertelendi.
I delayed telling him about his uncle's death as long as I could.
Ona amcasının ölümünü anlatmayı elimden geldiğince geciktirdim.
The storm will delay the train.
Fırtına treni geciktirecek.
The train was delayed, so I could not arrive there on time.
Tren gecikti, bu yüzden oraya zamanında varamadım.
The delay made me late for my meeting.
Gecikme, toplantıma geç kalmama neden oldu.