And I know I'm hardly perfect, but the music she plays depresses me.
Biliyorum mükemmel değilim ama çaldığı müzik benim canımı sıkıyor.
One house in five sold in Britain now is repossessed, and that depresses the house price market.
İngiltere'de satılan her beş evden biri şimdi yeniden ele geçirildi ve bu da ev fiyatları piyasasını düşürüyor.
When a load is placed on the platform, it depresses the all the cells evenly.
Platforma bir yük konulduğunda tüm hücrelere eşit miktarda baskı yapar.
When a visitor depresses a button at the front door, a chime box or bell sounds inside the home.
Bir ziyaretçi ön kapıda bir düğmeye bastığında, evin içinde bir zil sesi veya zil sesi duyulur.