Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Disease ne demek?

Disease ne demek? Disease ne anlama gelir? Disease İngilizce örnek cümle. Disease eş anlamlıları.

    disease (n)

    hastalık

    rahatsızlık

    Disease (n) ingilizce örnek cümle

    Vaccinations help prevent childhood diseases.

    Aşılar, çocukluk hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur.

    She's suffering from a serious disease.

    Ciddi bir hastalıktan muzdarip.

    He contracted an incurable disease during his visit to Africa.

    Afrika ziyareti sırasında tedavi edilemez bir hastalık kaptı.

    Many rare diseases are caused by mutations in a single gene.

    Birçok nadir hastalık tek bir gendeki mutasyonlardan kaynaklanır.

    The disease is spreading, and all children under five are at risk.

    Hastalık yayılıyor ve beş yaşın altındaki tüm çocuklar risk altında.

    Disease (n) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; hastalık anlamında kullanılabilir.
    disease (n) : hastalık
    illness (n) : hastalık
    sickness (n) : hastalık, kusma
    ailment (n) : hastalık
    condition (n) : durum, rahatsızlık, şart
    disorder (n) : bozukluk
    complaint (n) : şikayet
    affliction (n) : sıkıntı
    malady (n) : hastalık


    Disease (n) Collocations

    disease may affect : hastalık etkilenebilir
    disease may develop : hastalık gelişebilir
    disease may kill : hastalık öldürebilir
    disease may occur : hastalık olabilir
    disease may progress : hastalık ilerleyebilir
    74 Örnek daha
    disease may spread : hastalık yayılabilir
    disease may strike : hastalık etkileyebilir
    afflict disease : hastalıktan etkilenmek
    carry disease : hastalık taşımak
    catch disease : hastalığı yakalanmak
    cause disease : hastalığa neden olmak
    combat disease : hastalıkla savaşmak
    contract a disease : hastalık kapmak
    cure disease : hastalığı tedavi etmek
    detect disease : hastalığı tespit etmek
    develop a disease : bir hastalığa yakalanmak
    diagnose disease : hastalığı teşhis etmek
    eradicate a disease : bir hastalığı yok etmek
    fight disease : hastalıkla mücadele etmek
    get disease : hastalık kapmak
    have disease : hastalanmak
    inherit disease : hastalığı kalıtımla almak
    prevent disease : hastalığı önlemek
    spread disease : hastalığı yaymak/saçmak
    transmit disease : hastalık bulaştırmak
    treat a disease : hastalığı tedavi etmek
    non-communicable disease : bulaşıcı olmayan hastalık
    sexually transmitted disease : cinsel yolla bulaşan hastalık
    acute disease : akut/çabuk ilerleyen hastalık
    autoimmune disease : otoimmün hastalığı
    bacterial disease : bakteriyel hastalık
    cardiovascular disease : kalp-damar hastalığı
    common disease : yaygın hastalık
    communicable disease : bulaşıcı hastalık
    congenital disease : doğuştan gelen hastalık
    contagious disease : bulaşıcı hastalık
    curable disease : tedavi edilebilir hastalık
    dangerous disease : tehlikeli hastalık
    deadly disease : ölümcül hastalık
    degenerative disease : dejeneratif hastalık
    hereditary disease : kalıtsal hastalık
    infectious disease : bulaşıcı hastalık
    life-threatening disease : yaşamı tehdit eden hastalık
    mental disease : akıl hastalığı
    occupational disease : meslek hastalığı
    preventable disease : önlenebilir hastalık
    pulmonary disease : akciğer hastalığı
    rare disease : nadir hastalık
    respiratory disease : solunum sistemi hastalığı
    serious disease : ciddi hastalık
    severe disease : ağır hastalık
    terminal disease : ölümcül hastalık
    tropical disease : tropikal hastalık
    viral disease : virüs hastalığı
    waterborne disease : sudan bulaşan hastalık
    fatal disease : ölümcül hastalık
    genetic disease : genetik hastalık
    chronic disease : kronik hastalık
    inherited disease : kalıtsal hastalık
    treatable disease : tedavi edilebilir hastalık
    blood-borne disease : kan yoluyla bulaşan hastalık
    wipe out a disease : hastalığı yok etmek
    pass on disease : hastalık bulaştırmak
    stamp out disease : hastalığın kökünü kazımak
    heart disease : kalp hastalığı
    gum disease : dişeti hastalığı
    disease prevention : hastalık önleme
    incurable disease : tedavisi olmayan hastalık
    prevalence of a disease : hastalık prevalansı / bir hastalığın görülme sıklığı
    foot and mouth disease : şap hastalığı
    suffer from a disease : bir hastalıktan muzdarip olmak
    chest disease : göğüs hastalığı
    bone disease : kemik hastalığı
    liver disease : karaciğer hastalığı
    lung disease : akciğer hastalığı
    bowel disease : bağırsak hastalığı
    neurological disease : nörolojik hastalık
    relapse of a disease : bir hastalığın nüksetmesi
    eliminate a disease : bir hastalığı ortadan kaldırmak
    Daha az gör

    Disease (n) Preposition Kullanımları

    disease of : ... hastalığı
    with a disease : bir hastalığı olan
    disease in : ...da hastalık