The case was dismissed by the government for insufficient evidence.
Dava, yetersiz kanıt nedeniyle hükümet tarafından reddedildi.
The symptoms are mild and can be dismissed.
Semptomlar hafiftir ve yok sayılabilir.
Jason, who was in charge of the project, was dismissed for corruption.
Projeden sorumlu olan Jason yolsuzluk nedeniyle görevden alındı.
The teacher dismissed his class when the bell rang.
Zil çalınca öğretmen dersi bitirdi.