develop disorder
:
bozukluk gelişmek
diagnose disorder
:
hastalığı teşhis etmek
have disorder
:
bozukluğu olan
prevent disorder
:
bozukluğu önlemek
quell disorder
:
bozukluğu bastırmak
tackle disorder
:
bozuklukla mücadele etmek
tolerate disorder
:
bozukluğa tahammül etmek
treat disorder
:
bozukluğu tedavi etmek
circulatory disorder
:
dolaşım bozukluğu
behavioural disorder
:
davranış bozukluğu
civil disorder
:
sivil bozukluk
common disorder
:
yaygın hastalık
complete disorder
:
tam bozukluk
mental disorder
:
zihinsel rahatsızlık
nervous disorder
:
sinir bozukluğu
neurological disorder
:
sinirsel bozukluk
physical disorder
:
fiziksel bozukluk
political disorder
:
siyasi bozukluk
psychiatric disorder
:
psikiyatrik bozukluk
psychological disorder
:
psikolojik bozukluk
public disorder
:
kamu bozukluğu
rare disorder
:
nadir görülen bozukluk
serious disorder
:
ciddi bozukluk
severe disorder
:
şiddetli bozukluk
social disorder
:
sosyal bozukluk
violent disorder
:
şiddet karışıklığı
widespread disorder
:
yaygın bozukluk
genetic disorder
:
genetik bozukluk
emotional disorder
:
duygusal bozukluk
chronic disorder
:
kronik bozukluk
drink-related disorder
:
içki ile ilgili bozukluk
alcohol-related disorder
:
alkolle ilgili bozukluk
inherited disorder
:
kalıtsal bozukluk
bipolar disorder
:
bipolar bozukluk
lead to disorder
:
kargaşaya / karışıklığa yol açmak
factitious disorder
:
yapay bozukluk
eating disorder
:
yeme bozukluğu
personality disorder
:
kişilik bozukluğu
conduct disorder
:
davranış bozukluğu
mood disorder
:
duygudurum bozukluğu
blood disorder
:
kan hastalığı
stomach disorder
:
mide rahatsızlığı
panic disorder
:
panik bozukluk
suffer from a disorder
:
bir hastalıktan muzdarip olmak
behaviour disorder
:
davranış bozukluğu
bowel disorder
:
bağırsak bozukluğu
autoimmune disorder
:
otoimmün bozukluk
allergic disorder
:
alerjik bozukluk
sleep disorder
:
uyku bozukluğu
Daha az gör