economic affairs
:
ekonomik ilişkiler
economic aid
:
ekonomik yardım
economic analysis
:
ekonomik analiz
economic arena
:
ekonomik arena
economic backdrop
:
ekonomik zemin/arka plan
economic background
:
ekonomik geçmiş
economic base
:
ekonomik taban
economic benefits
:
ekonomik yararlar
economic bloc
:
ekonomik blok
economic boom
:
ekonomik patlama/canlanma
economic burden
:
ekonomik yük, külfet
economic catastrophe
:
ekonomik felaket
economic centre
:
ekonomik merkez
economic change
:
ekonomik değişiklik
economic circumstance
:
ekonomik koşul/şart
economic climate
:
ekonomik iklim
economic collapse
:
ekonomik çöküş
economic competition
:
ekonomik rekabet
economic conditions
:
ekonomik koşullar
economic consequences
:
ekonomik sonuçlar
economic context
:
ekonomik bağlam
economic cooperation
:
ekonomik işbirliği
economic crisis
:
ekonomik kriz
economic decline
:
ekonomik gerileme
economic demand
:
ekonomik talep
economic depression
:
ekonomik bunalım
economic deprivation
:
ekonomik yoksunluk
economic devastation
:
ekonomik tahribat
economic development
:
ekonomik gelişme
economic difficulty
:
ekonomik zorluk
economic dimension
:
ekonomik boyut
economic disaster
:
ekonomik felaket
economic disparity
:
ekonomik eşitsizlik
economic divide
:
ekonomik bölünme
economic doctrine
:
ekonomik doktrin
economic domination
:
ekonomik hakimiyet
economic downturn
:
ekonomik gerileme
economic embargo
:
ekonomik ambargo
economic environment
:
ekonomik ortam
economic expansion
:
ekonomik genişleme
economic exploitation
:
ekonomik sömürü
economic factors
:
ekonomik etkenler
economic failure
:
ekonomik /iktisadi başarısızlık
economic fairness
:
ekonomik eşitlik
economic feasibility
:
ekonomik yapılabilirlik
economic fluctuation
:
ekonomik dalgalanma
economic forces
:
ekonomik güçler
economic forum
:
ekonomik forum
economic framework
:
ekonomik çerçeve
economic freedom
:
ekonomik özgürlük
economic future
:
ekonomik gelecek
economic gain
:
ekonomik kazanç
economic ground
:
ekonomik sebep / zemin
economic growth
:
ekonomik büyüme
economic hardship
:
ekonomik zorluk
economic harm
:
ekonomik zarar
economic history
:
ekonomik tarih
economic imbalance
:
ekonomik dengesizlik
economic implication
:
ekonomik sonuç
economic importance
:
ekonomik önem
economic inactivity
:
ekonomik/ticaretle ilgili durgunluk
economic incentive
:
ekonomik teşvik
economic incompetence
:
ekonomik yetersizlik
economic independence
:
ekonomik bağımsızlık
economic indicator
:
ekonomik gösterge
economic inequality
:
ekonomik eşitsizlik
economic insecurity
:
ekonomik güvensizlik
economic instability
:
ekonomik istikrarsızlık
economic integration
:
ekonomik birleşme
economic interests
:
ekonomik çıkarlar
economic issue
:
ekonomik sorun
economic landscape
:
ekonomik görünüm
economic liberty
:
ekonomik özgürlük
economic life
:
ekonomik yaşam
economic link
:
ekonomik bağlantı
economic loss
:
ekonomik kayıp
economic matter
:
ekonomik mesele
economic measure
:
ekonomik önlem
economic mobility
:
ekonomik hareketlilik
economic model
:
ekonomik model
economic need
:
ekonomik ihtiyaç
economic opportunity
:
ekonomik fırsat
economic oppression
:
ekonomik sıkıntı
economic order
:
ekonomik düzen
economic performance
:
ekonomik performans
economic point of view
:
iktisadi bakış açısı
economic policy
:
ekonomi politikası
economic position
:
ekonomik durum
economic potential
:
ekonomik güç
economic power
:
iktisadi güç
economic pressure
:
ekonomik baskı
economic problem
:
ekonomik problem
economic productivity
:
ekonomik verimlilik
economic progress
:
ekonomik ilerleme
economic proposition
:
ekonomik teklif
economic prospect
:
ekonomik beklenti
economic prosperity
:
ekonomik refah
economic recession
:
ekonomik durgunluk
economic recovery
:
ekonomik iyileşme
economic reform
:
ekonomik reform
economic relations
:
ekonomik ilişkiler
economic relationships
:
ekonomik ilişkiler
economic resources
:
ekonomik kaynaklar
economic restraint
:
ekonomik kısıtlama
economic revolution
:
ekonomik devrim
economic reward
:
ekonomik ödül
economic role
:
ekonomik rol
economic sanction
:
ekonomik yaptırım
economic sector
:
ekonomik sektör
economic security
:
ekonomik güvenlik
economic sense
:
ekonomik anlam
economic situation
:
ekonomik durum
economic sovereignty
:
ekonomik egemenlik
economic stability
:
ekonomik istikrar
economic stagnation
:
ekonomik durgunluk
economic status
:
ekonomik statü
economic strength
:
ekonomik güç
economic structure
:
ekonomik yapı
economic struggle
:
ekonomik mücadele
economic success
:
ekonomik başarı
economic support
:
ekonomik destek
economic system
:
ekonomik sistem
economic target
:
ekonomik hedef
economic term
:
ekonomi terimi
economic theory
:
iktisat kuramı
economic tie
:
ekonomi ilişkisi
economic transformation
:
ekonomik dönüşüm
economic trend
:
ekonomik eğilim
economic turmoil
:
ekonomik kargaşa
economic uncertainty
:
ekonomik belirsizlik
economic vulnerability
:
ekonomik hassasiyet
economic weakness
:
ekonomik zayıflık
economic well-being
:
ekonomik refah
economic goal
:
ekonomik amaç
economic value
:
ekonomik değer
economic welfare
:
ekonomik refah
economic woe
:
ekonomik sıkıntı
Daha az gör