Thailand has already endured four years of turmoil.
Tayland zaten dört yıllık kargaşaya dayandı.
The patient has endured fighting against the cancer.
Hasta kansere karşı mücadele etmeye dayandı.
The prisoner endured years of physical and emotional torment at the hands of his captors.
Mahkum, kendisini tutsak edenlerin elinde yıllarca süren fiziksel ve duygusal eziyete katlandı.
Many psychologists regard self-esteem as an enduring characteristic.
Birçok psikolog, benlik saygısını kalıcı bir özellik olarak görür.
Romeo and Juliet is often thought to be a play about enduring love.
Romeo ve Juliet'in genellikle sonsuz aşkla ilgili bir oyun olduğu düşünülür.