fairly extreme
:
oldukça aşırı
extreme agitation
:
aşırı kışkırtma
extreme agony
:
yoğun acı/ıstırap
extreme altitude
:
aşırı yükseklik
extreme brutality
:
aşırı acımasızlık
extreme care
:
büyük ilgi/bakım
extreme case
:
olağanüstü bir örnek
extreme caution
:
çok bakım/dikkat
extreme circumstance
:
olağanüstü durum/koşul
extreme climate
:
sert iklim
extreme close-up
:
en yakın/ayrıntı çekim
extreme cold
:
aşırı soğuk
extreme complexity
:
büyük/olağanüstü karmaşıklık
extreme condition
:
olumsuz/aşırı şart
extreme corner
:
uzak köşe
extreme cruelty
:
aşırı zulüm
extreme danger
:
büyük tehlike
extreme degree
:
aşırı tehlikeli
extreme delicacy
:
aşırı duyarlılık
extreme deprivation
:
şiddetli yoksunluk
extreme difficulty
:
büyük /şiddetli zorluk
extreme disappointment
:
büyük hayal kırıklığı
extreme discomfort
:
şiddetli ağrı
extreme dislike
:
yoğun/güçlü hoşlanmama
extreme displeasure
:
büyük hoşnutsuzluk
extreme distaste
:
güçlü/büyük tiksinme
extreme distress
:
şiddetli/önemli/büyük sıkıntı
extreme drought
:
şiddetli kuraklık
extreme emergency
:
gerçek/önemli acil durum
extreme emotion
:
güçlü/derin duygu
extreme end
:
çok uç
extreme environment
:
sert koşullar
extreme envy
:
aşırı kıskançlık
extreme example
:
çarpıcı örnek
extreme excitement
:
aşırı heyecan
extreme exertion
:
yorucu/büyük çaba
extreme exhaustion
:
aşırı yorgunluk
extreme fatigue
:
aşırı yorgunluk
extreme form
:
aşırı biçim/şekil
extreme gravity
:
aşırı ciddiyet
extreme hardship
:
aşırı zorluk/güçlük
extreme heat
:
aşırı/kavuran sıcak
extreme hostility
:
bitmeyen düşmanlık
extreme hunger
:
aşırı açlık
extreme imbalance
:
tehlikeli/aşırı dengesizlik
extreme importance
:
gerçek/büyük önem
extreme instance
:
olağanüstü örnek
extreme jealousy
:
aşırı kıskançlık
extreme left
:
aşırı sol uç
extreme limit
:
son sınır
extreme manifestation
:
belirgin kanıt
extreme measure
:
katı/baskıcı önlem
extreme nationalism
:
aşırı/radikal milliyetçilik
extreme nationalist
:
aşırı milliyetçi
extreme nervousness
:
büyük sinir/öfke
extreme old age
:
ileri yaşlılık
extreme pain
:
şiddetli/feci bedensel ağrı
extreme paranoia
:
şiddetli paranoya
extreme politics
:
radikal siyaset
extreme position
:
aşırı fikir
extreme poverty
:
aşırı yoksulluk
extreme precision
:
pek çok doğruluk
extreme provocation
:
aşırı tahrik
extreme reaction
:
aşırı/güçlü tepki
extreme reluctance
:
derin gönülsüzlük
extreme repression
:
büyük baskı
extreme right
:
aşırı/çok sağ taraf
extreme scepticism
:
büyük şüphecilik
extreme sensitivity
:
aşırı hassasiyet
extreme shyness
:
aşırı utangaçlık
extreme simplicity
:
aşırı basitlik/sadelik
extreme sport
:
macera sporu
extreme stress
:
yoğun stres
extreme subtlety
:
büyük incelik
extreme tactic
:
şok taktik
extreme temperature
:
aşırı sıcaklık
extreme tiredness
:
Aşırı yorgunluk
extreme top
:
çok üst
extreme type
:
aşırı tür
extreme urgency
:
aşırı aciliyet
extreme variability
:
aşırı/yüksek değişkenlik
extreme variation
:
büyük/önemli değişiklik
extreme version
:
aşırı yol
extreme view
:
aşırı/uç görüş
extreme violence
:
aşırı şiddet
extreme vulnerability
:
aşırı hassasiyet
extreme weather
:
şiddetli/ağır/sert hava
extreme wing
:
aşırı/radikal kanat
extreme youth
:
aşırı genç
appear extreme
:
aşırı görünmek
become extreme
:
aşırı olmak
consider sth extreme
:
aşırı düşünmek
seem extreme
:
aşırılık gibi görünmek
sound extreme
:
aşırı gibi gelmek
extreme weather conditions
:
zor hava koşulları
Daha az gör