She failed in her attempt to break the record.
Rekoru kırma girişiminde başarısız oldu.
He tried to give up smoking several times, but failed.
Birkaç kez sigarayı bırakmayı denedi ama başaramadı.
He failed in spite of his great efforts.
Büyük çabalarına rağmen başarısız oldu.
He failed to escape from the fire and burned to death.
Yangından kaçmayı başaramadı ve yanarak öldü.
The government has failed to halt economic decline.
Hükümet, ekonomik çöküşü durduramadı.
I am sure that this endeavour will not fail and that, on the contrary, it will be very profitable.
Bu çabanın başarısız olmayacağına ve tam tersine çok karlı olacağına eminim.
The experiment failed. It was, nevertheless, worth making.
Deney başarısız oldu. Yine de yapmaya değdi.
It was not an impossible task, but they failed nonetheless.
Bu imkansız bir görev değildi, ama yine de başarısız oldular.
When he failed to find a job, Samuel started feeling desperate.
Bir iş bulamayınca, Samuel çaresiz hissetmeye başladı.
People often fail chemistry in school.
İnsanlar okulda kimya dersinden genelde kalırlar.
The student felt frustration after failing his exams due to being ill.
Öğrenci, hasta olduğu için sınavlarında başarısız olduktan sonra hayal kırıklığı hissetti.
He managed to enter the university after failing the examination twice.
Sınavda iki kez kaldıktan sonra üniversiteye girdi.
She's lucky to be alive after her heart failed while behind the wheel of her car.
Arabanın direksiyonunda kalbi durduktan sonra hayatta olduğu için şanslı.
Both engines on the plane failed and the plane crash-landed in the sea.
Uçaktaki her iki motor da arızalandı ve uçak denize düştü.