Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Favourable ne demek?

Favourable ne demek? Favourable ne anlama gelir? Favourable İngilizce örnek cümle. Favourable eş anlamlıları.

    favourable (adj)

    elverişli

    olumlu, yararlı, yapıcı

    Favourable (adj) ingilizce örnek cümle

    Conditions are now favourable for skiing.

    Koşullar artık kayak yapmak için elverişli.

    Favourable (adj) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; bir şeyi takdir eden, onaylayan, övgü dolu anlamında kullanılabilir.
    positive (adj) : olumlu
    favourable (adj) : elverişli
    appreciative (adj) : takdir edici
    good (adj) : iyi
    complimentary (adj) : övgü dolu, ücretsiz
    flattering (adj) : pohpohlayan
    approving (adj) : onaylayan
    admiring (adj) : hayranlık gösteren
    glowing (adj) : övgü dolu


    Favourable (adj) Collocations

    broadly favourable : geniş ölçüde uygun/olumlu
    consistently favourable : sürekli olarak olumlu
    highly favourable : son derece olumlu/iyimser
    largely favourable : büyük ölçüde olumlu
    mostly favourable : çoğunlukla olumlu
    45 Örnek daha
    overwhelmingly favourable : çok kuvvetli bir biçimde olumlu
    particularly favourable : özellikle elverişli
    relatively favourable : nispeten olumlu/elverişli
    especially favourable : özellikle uygun
    exceptionally favourable : olağanüstü/son derece olumlu/elverişli
    extremely favourable : son derece olumlu
    fairly favourable : oldukça olumlu
    generally favourable : genellikle olumlu
    favourable attitude : iyi niyetli/olumlu tutum
    favourable balance : olumlu denge
    favourable circumstance : elverişli koşul/şart
    favourable climate : elverişli iklim/genel ortam
    favourable comment : olumlu yorum
    favourable comparison : uygun karşılaştırma
    favourable condition : elverişli koşul
    favourable coverage : uygun yayın alanı
    favourable environment : elverişli ortam/şart
    favourable feedback : olumlu geri bildirim
    favourable impact : olumlu etki
    favourable impression : olumlu izlenim
    favourable opportunity : elverişli/uygun fırsat, geniş olanak
    favourable outcome : olumlu sonuç
    favourable position : elverişli pozisyon
    favourable publicity : olumlu tanıtım
    favourable rating : olumlu izlenme oranı
    favourable reaction : olumlu tepki
    favourable reception : hoş/iyi karşılanma
    favourable report : olumlu rapor
    favourable response : olumlu tepki/yanıt
    favourable result : olumlu sonuç/etki
    favourable review : olumlu eleştiri
    favourable ruling : olumlu karar/yargı
    favourable situation : ideal/elverişli koşul/durum
    favourable term : uygun koşul/şart
    favourable treatment : ayrıcalıklı muamele
    favourable verdict : olumlu karar
    favourable view : olumlu görüş
    favourable vote : olumlu/lehte oy
    favourable wind : uygun/elverişli rüzgar
    become favourable : elverişli/iyi olmak
    consider sth favourable : bir şeyi olumlu/elverişli görmek
    look favourable : uygun/elverişli görünmek
    remain favourable : olumlu/uygun kalmak
    seem favourable : uygun gibi görünmek
    have a favourable opinion : olumlu karşılamak
    Daha az gör

    Favourable (adj) Preposition Kullanımları

    favourable for : ...için elverişli