fear may strike
:
korku etkileyebilir
fear may subside
:
korku yatışabilir
allay fear
:
korku hafifletmek
alleviate fear
:
korkuyu hafifletmek
assuage fear
:
korkuyu hafifletmek
calm fear
:
korkuyu yatıştırmak
cause fear
:
korkuya sebep olmak
confirm fear
:
korkuyu kesinleştirmek / teyit etmek
confront fear
:
korkuyla yüzleşmek
conquer fear
:
korkuyu yenmek
dispel fear
:
korkudan kurtulmak
ease fear
:
korkuyu hafifletmek
experience fear
:
korku yaşamak/hissetmek
exploit fear
:
korkudan yararlanmak
express fear
:
korkuyu ifade etmek
face fear
:
korkuyla yüzleşmek
feel fear
:
korku hissetmek
fuel fear
:
korkuyu ateşlemek/arttırmak
have fear
:
korkmak
heighten fear
:
korkuyu arttırmak
hide fear
:
korkuyu gizlemek
inspire fear
:
korkuya sebep olmak
mask fear
:
korkuyu maskelemek/gizlemek
overcome fear
:
korkunun üstesinden gelmek
quell fear
:
korkuyu bastırmak
raise fear
:
korkuyu arttırmak
show fear
:
korkuyu göstermek
stoke fear
:
korkuyu canlandırmak/ ateşlemek
voice fear
:
korkusunu söylemek
big fear
:
büyük korku
constant fear
:
sürekli korku
deep fear
:
derin korku
deep-seated fear
:
yerleşmiş/kökleşmiş korku
great fear
:
büyük korku
growing fear
:
artan korku
intense fear
:
şiddetli korku
irrational fear
:
yersiz korku
legitimate fear
:
haklı/ mantıklı korku
mortal fear
:
öldürücü korku
nagging fear
:
sürekli rahatsızlık veren korku
overwhelming fear
:
büyük/yoğun korku
primal fear
:
ilkel korku
public fear
:
halk korkusu
pure fear
:
saf korku
real fear
:
gerçek korku
terrible fear
:
büyük/müthiş korku
unfounded fear
:
yersiz korku
unreasonable fear
:
mantıksız/yersiz korku
utter fear
:
tam korku
well-founded fear
:
haklı nedenlere dayanan/ sağlam temelli korku
widespread fear
:
yaygın korku
worst fear
:
en kötü korku
general fear
:
yaygın korku
genuine fear
:
gerçek korku
paralysing fear
:
felç eden korku
strike fear into someone
:
birinin ödünü koparmak
strike fear into the heart of someone
:
birinin ödünü koparmak
fear of heights
:
yükseklik korkusu
fear of flying
:
uçak korkusu
Daha az gör