The witness was able to fill in some of the gaps in the victim's story for police.
Tanık, polis için kurbanın hikayesindeki bazı boşlukları doldurabildi.
The cat went through a gap in the fence.
Kedi çitteki bir boşluğun içinden geçti.
The gap around the window or door should be filled very carefully.
Pencere veya kapı etrafındaki boşluk çok dikkatli bir şekilde doldurulmalıdır.
The gap between the richest and the poorest in the country is alarming.
Ülkedeki en zengin ve en fakir arasındaki fark endişe verici.
The parents are trying to bridge the generation gap with their children.
Ebeveynler, çocuklarıyla arasındaki kuşak çatışmasını gidermeye çalışıyorlar.
There exists a generation gap between the young and the old.
Gençler ve yaşlılar arasında bir kuşak çatışması vardır.