surprisingly good
:
Şaşırtıcı derecede iyi
especially good
:
özellikle iyi
extremely good
:
son derece iyi
good acceleration
:
iyi hızlanma
good access
:
iyi erişim
good accommodation
:
iyi bir kalacak yer
good advice
:
iyi tavsiye
good alternative
:
iyi bir alternatif
good amount
:
iyi miktar
good assessment
:
iyi değerlendirme
good attendance
:
iyi katılım
good baby
:
halinden memnun bebek
good balance
:
tam/iyi denge
good ball
:
iyi atış / vuruş
good bargain
:
iyi pazarlık
good behaviour
:
iyi davranış
good book
:
iyi kitap
good campaigner
:
iyi kampanyacı
good candidate
:
iyi aday
good catch
:
İyi yakalama
good chance
:
iyi şans, olasılık
good choice
:
iyi seçim
good Christian
:
iyi Hristiyan
good citizen
:
iyi vatandaş
good claim
:
iyi/sağlam hak/iddia
good coffee
:
iyi kahve
good combination
:
iyi kombinasyon
good common sense
:
iyi sağduyu
good communication
:
iyi iletişim
good condition
:
iyi durumda
good conduct
:
iyi davranış
good constitution
:
iyi anayasa
good cook
:
iyi aşçı
good crop
:
iyi mahsul
good cross section
:
iyi kesit
good defence
:
iyi savunma
good description
:
iyi açıklama/tanım
good dictionary
:
iyi sözlük
good diet
:
iyi diyet
good dinner
:
iyi akşam yemeği
good disguise
:
iyi kılık değiştirme
good distraction
:
iyi dikkat dağıtıcı
good education
:
iyi eğitim
good employer
:
iyi işveren
good estimate
:
iyi tahmin
good evidence
:
iyi kanıt
good example
:
iyi örnek
good excuse
:
güzel bahane
good exercise
:
iyi egzersiz
good experience
:
iyi deneyim
good explanation
:
iyi açıklama
good faith
:
iyi niyet
good favour
:
iyilik / yardım
good feeling
:
iyi his
good fishing
:
iyi balık avı
good fit
:
iyi uyum
good food
:
yararlı yiyecek
good friend
:
iyi arkadaş
good government
:
iyi hükümet
good grade
:
iyi not
good ground
:
çok iyi/sağlam sebep/zemin
good grounding
:
iyi temel (bilgi)
good habit
:
iyi alışkanlık
good hand
:
iyi el (kart oyununda)
good health
:
sağlıklı olma
good hotel
:
iyi otel
good idea
:
iyi fikir
good indication
:
iyi/doğru gösterge
good indicator
:
iyi gösterge
good ingredient
:
iyi içerik
good instrument
:
iyi enstrüman
good intelligence
:
iyi bilgi/istihbarat
good investment
:
iyi yatırım
good job
:
iyi iş
good joke
:
iyi şaka
good journalism
:
iyi gazetecilik
good journalist
:
iyi gazeteci
good journey
:
iyi yolculuk
good judgement
:
sağduyu
good kind
:
iyi tür
good leader
:
iyi lider
good leadership
:
iyi liderlik
good library
:
iyi kütüphane
good light
:
iyi/yeterli ışık
good luck
:
bol şans
good manner
:
iyi davranış
good memory
:
iyi hafıza
good mood
:
iyi ruh hali
good moral
:
iyi ahlak
good musician
:
iyi müzisyen
good news
:
iyi/müjdeli haber
good nutrition
:
iyi beslenme
good offer
:
iyi teklif
good option
:
iyi bir seçenek
good outcome
:
iyi sonuç
good painter
:
iyi ressam
good person
:
iyi insan
good place
:
güzel yer
good player
:
iyi oyuncu
good poet
:
iyi şair
good possibility
:
iyi olasılık
good product
:
iyi ürün
good profit
:
iyi kazanç
good prospect
:
iyi ihtimal
good quality
:
iyi kalite
good reaction
:
iyi tepki
good reason
:
iyi sebep
good reference
:
iyi referans
good remedy
:
uygun çözüm/çare
good representation
:
iyi temsil
good reputation
:
iyi itibar
good return
:
iyi dönüş
good script
:
iyi senaryo
good sense
:
iyi duyu
good service
:
iyi hizmet
good shape
:
iyi şekil
good shop
:
iyi dükkan
good showing
:
iyi gösteri
good side
:
iyi yanı
good sign
:
iyiye işaret
good sleep
:
iyi uyku
good society
:
iyi toplum
good soil
:
iyi/kaliteli toprak
good solution
:
iyi çözüm
good source
:
iyi kaynak
good speed
:
iyi hız
good state
:
iyi durum
good store
:
iyi mağaza
good story
:
iyi hikaye
good strategy
:
iyi strateji
good stretch
:
iyi streç
good student
:
iyi öğrenci
good suggestion
:
iyi öneri
good supply
:
bol kaynak
good support
:
iyi destek
good teacher
:
iyi öğretmen
good teaching
:
iyi öğretim
good teamwork
:
iyi takım çalışması
good theatre
:
iyi tiyatro
good thing
:
iyi bir şey
good treatment
:
iyi tedavi
good use
:
iyi kullanım
good view
:
iyi görüş
good visibility
:
iyi görüş
good way
:
iyi yol, yöntem
good work
:
iyi iş
good writer
:
iyi yazar
good year
:
iyi yıl
become good
:
iyi olmak
feel good
:
iyi hissetmek
sound good
:
kulağa iyi gelmek
do good
:
işe yaramak
a good number of
:
çok sayıda ...
a good buy
:
kelepir / kârlı alışveriş
a good mixer
:
sosyal kimse / parti insanı
be good news
:
iyi gelmek
good payer
:
zamanında ödeyen kimse
have good pick-up
:
çabucak hızlanmak (araç)
relatively good
:
nispeten iyi
a good sailor
:
deniz tutmayan bir kimse
good speller
:
iyi heceleyen kimse
good timekeeper
:
zamanında gelen kimse
good tipper
:
cömert / iyi bahşiş veren müşteri
jolly good
:
mükemmel
do a good job
:
iyi iş çıkarmak
make a good job of
:
iyi iş çıkarmak
a good turn
:
iyilik
do a good turn
:
iyilik yapmak
put sth to good use
:
bir şeyi iyi şekilde kullanmak
common good
:
kamu yararı
Daha az gör