Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Good ne demek?

Good ne demek? Good ne anlama gelir? Good İngilizce örnek cümle. Good eş anlamlıları.

    good (adj)

    iyi

    kaliteli, nazik, başarılı

    Good (adj) ingilizce örnek cümle

    Rika had a good time singing at the party.

    Rika partide şarkı söyleyerek iyi vakit geçirdi.

    An athlete must keep in good condition.

    Bir sporcu iyi durumda kalmalıdır.

    Children are often very good at learning foreign languages.

    Çocuklar genellikle yabancı dil öğrenme konusunda çok iyidirler.

    We are all very good at noticing our negative qualities.

    Hepimiz olumsuz niteliklerimizi fark etme konusunda çok iyiyiz.

    Good (adj) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler, belirli bir amaç için uygun olan şeyleri anlatırken kullanılabilir.
    suitable (adj) : uygun
    appropriate (adj) : uygun
    convenient (adj) : uygun, yakın
    right (adj) : doğru, haklı, sağ, uygun
    good (adj) : iyi
    fitting (adj) : uygun
    apt (adj) : eğilimli, uygun, yatkın

    Bu kelimeler, kalitesi yüksek olan şeyleri anlatmak için kullanılabilir.
    quality (adj) : kaliteli
    fine (adj) : iyi, ince (taneli), ince
    good (adj) : iyi
    prime (adj) : başlıca, kaliteli
    superior (adj) : üstün

    Bu kelimeler, ahlaka uygun anlamında kullanılabilir.
    moral (adj) : ahlaki, ahlaklı
    ethical (adj) : ahlaki
    good (adj) : iyi
    virtuous (adj) : erdemli
    principled (adj) : prensipli
    scrupulous (adj) : dürüst

    Bu kelimeler; bir şeyi takdir eden, onaylayan, övgü dolu anlamında kullanılabilir.
    positive (adj) : olumlu
    favourable (adj) : elverişli
    appreciative (adj) : takdir edici
    good (adj) : iyi
    complimentary (adj) : övgü dolu, ücretsiz
    flattering (adj) : pohpohlayan
    approving (adj) : onaylayan
    admiring (adj) : hayranlık gösteren
    glowing (adj) : övgü dolu

    Bu kelimeler, iyi davranışlar sergileyen kişileri anlatmak için kullanılabilir.
    obedient (adj) : itaatkâr
    dutiful (adj) : görevini yerine getiren
    well-behaved (adj) : terbiyeli
    good (adj) : iyi

    Bu kelimeler, sağlıklı besinleri anlatmak için kullanılabilir.
    healthy (adj) : sağlıklı
    nutritional (adj) : besleyici
    nutritious (adj) : besleyici
    nourishing (adj) : besin değeri yüksek
    good (adj) : iyi

    Bu kelimeler; karşısındaki düşünen, düşünceli, iyiliksever anlamında kullanılabilir.
    kind (adj) : nazik
    considerate (adj) : düşünceli
    thoughtful (adj) : düşünceli
    sweet (adj) : tatlı, sevimli
    good (adj) : iyi
    generous (adj) : cömert
    benign (adj) : iyi huylu, nazik
    benevolent (adj) : iyiliksever

    Bu kelimeler; sağlığı yerinde, hasta değil anlamında kullanılabilir.
    healthy (adj) : sağlıklı
    well (adj) : sağlıklı
    fine (adj) : iyi, ince (taneli), ince
    great (adj) : büyük, mükemmel
    good (adj) : iyi
    fit (adj) : zinde, uygun


    Good (adj) Collocations

    particularly good : özellikle iyi
    perfectly good : gayet iyi
    pretty good : oldukça iyi
    quite good : oldukça iyi
    really good : gerçekten iyi
    170 Örnek daha
    surprisingly good : Şaşırtıcı derecede iyi
    especially good : özellikle iyi
    extremely good : son derece iyi
    good acceleration : iyi hızlanma
    good access : iyi erişim
    good accommodation : iyi bir kalacak yer
    good advice : iyi tavsiye
    good alternative : iyi bir alternatif
    good amount : iyi miktar
    good assessment : iyi değerlendirme
    good attendance : iyi katılım
    good baby : halinden memnun bebek
    good balance : tam/iyi denge
    good ball : iyi atış / vuruş
    good bargain : iyi pazarlık
    good behaviour : iyi davranış
    good book : iyi kitap
    good campaigner : iyi kampanyacı
    good candidate : iyi aday
    good catch : İyi yakalama
    good chance : iyi şans, olasılık
    good choice : iyi seçim
    good Christian : iyi Hristiyan
    good citizen : iyi vatandaş
    good claim : iyi/sağlam hak/iddia
    good coffee : iyi kahve
    good combination : iyi kombinasyon
    good common sense : iyi sağduyu
    good communication : iyi iletişim
    good condition : iyi durumda
    good conduct : iyi davranış
    good constitution : iyi anayasa
    good cook : iyi aşçı
    good crop : iyi mahsul
    good cross section : iyi kesit
    good defence : iyi savunma
    good description : iyi açıklama/tanım
    good dictionary : iyi sözlük
    good diet : iyi diyet
    good dinner : iyi akşam yemeği
    good disguise : iyi kılık değiştirme
    good distraction : iyi dikkat dağıtıcı
    good education : iyi eğitim
    good employer : iyi işveren
    good estimate : iyi tahmin
    good evidence : iyi kanıt
    good example : iyi örnek
    good excuse : güzel bahane
    good exercise : iyi egzersiz
    good experience : iyi deneyim
    good explanation : iyi açıklama
    good faith : iyi niyet
    good favour : iyilik / yardım
    good feeling : iyi his
    good fishing : iyi balık avı
    good fit : iyi uyum
    good food : yararlı yiyecek
    good friend : iyi arkadaş
    good government : iyi hükümet
    good grade : iyi not
    good ground : çok iyi/sağlam sebep/zemin
    good grounding : iyi temel (bilgi)
    good habit : iyi alışkanlık
    good hand : iyi el (kart oyununda)
    good health : sağlıklı olma
    good hotel : iyi otel
    good idea : iyi fikir
    good indication : iyi/doğru gösterge
    good indicator : iyi gösterge
    good ingredient : iyi içerik
    good instrument : iyi enstrüman
    good intelligence : iyi bilgi/istihbarat
    good investment : iyi yatırım
    good job : iyi iş
    good joke : iyi şaka
    good journalism : iyi gazetecilik
    good journalist : iyi gazeteci
    good journey : iyi yolculuk
    good judgement : sağduyu
    good kind : iyi tür
    good leader : iyi lider
    good leadership : iyi liderlik
    good library : iyi kütüphane
    good light : iyi/yeterli ışık
    good luck : bol şans
    good manner : iyi davranış
    good memory : iyi hafıza
    good mood : iyi ruh hali
    good moral : iyi ahlak
    good musician : iyi müzisyen
    good news : iyi/müjdeli haber
    good nutrition : iyi beslenme
    good offer : iyi teklif
    good option : iyi bir seçenek
    good outcome : iyi sonuç
    good painter : iyi ressam
    good person : iyi insan
    good place : güzel yer
    good player : iyi oyuncu
    good poet : iyi şair
    good possibility : iyi olasılık
    good product : iyi ürün
    good profit : iyi kazanç
    good prospect : iyi ihtimal
    good quality : iyi kalite
    good reaction : iyi tepki
    good reason : iyi sebep
    good reference : iyi referans
    good remedy : uygun çözüm/çare
    good representation : iyi temsil
    good reputation : iyi itibar
    good return : iyi dönüş
    good script : iyi senaryo
    good sense : iyi duyu
    good service : iyi hizmet
    good shape : iyi şekil
    good shop : iyi dükkan
    good showing : iyi gösteri
    good side : iyi yanı
    good sign : iyiye işaret
    good sleep : iyi uyku
    good society : iyi toplum
    good soil : iyi/kaliteli toprak
    good solution : iyi çözüm
    good source : iyi kaynak
    good speed : iyi hız
    good state : iyi durum
    good store : iyi mağaza
    good story : iyi hikaye
    good strategy : iyi strateji
    good stretch : iyi streç
    good student : iyi öğrenci
    good suggestion : iyi öneri
    good supply : bol kaynak
    good support : iyi destek
    good teacher : iyi öğretmen
    good teaching : iyi öğretim
    good teamwork : iyi takım çalışması
    good theatre : iyi tiyatro
    good thing : iyi bir şey
    good treatment : iyi tedavi
    good use : iyi kullanım
    good view : iyi görüş
    good visibility : iyi görüş
    good way : iyi yol, yöntem
    good work : iyi iş
    good writer : iyi yazar
    good year : iyi yıl
    become good : iyi olmak
    feel good : iyi hissetmek
    sound good : kulağa iyi gelmek
    do good : işe yaramak
    a good number of : çok sayıda ...
    a good buy : kelepir / kârlı alışveriş
    a good mixer : sosyal kimse / parti insanı
    be good news : iyi gelmek
    good payer : zamanında ödeyen kimse
    have good pick-up : çabucak hızlanmak (araç)
    relatively good : nispeten iyi
    a good sailor : deniz tutmayan bir kimse
    good speller : iyi heceleyen kimse
    good timekeeper : zamanında gelen kimse
    good tipper : cömert / iyi bahşiş veren müşteri
    jolly good : mükemmel
    do a good job : iyi iş çıkarmak
    make a good job of : iyi iş çıkarmak
    a good turn : iyilik
    do a good turn : iyilik yapmak
    put sth to good use : bir şeyi iyi şekilde kullanmak
    common good : kamu yararı
    Daha az gör

    Good (adj) Preposition Kullanımları

    good for : ... için iyi
    good with : ... ile arası iyi
    in good repair : iyi durumda
    good at : ...konuda iyi
    good to : ...ya karşı iyi