The elevator halted at the first floor.
Asansör birinci katta durdu.
The government has failed to halt economic decline.
Hükümet, ekonomik çöküşü durduramadı.
The limousine halted outside the nightclub.
Limuzin gece kulübünün dışında durdu.
All production of cheese was halted after many schools reported their students' food poisoning.
Pek çok okul öğrencilerinin gıda zehirlenmelerini bildirmesinin ardından tüm peynir üretimi durduruldu.
The strike brought about a temporary halt in production at the factory.
Grev, fabrikada üretimin geçici olarak durmasına neden oldu.