The slaves labored on the cotton plantation while their owner enjoyed a life of leisure.
Sahipleri boş zamanın tadını çıkarırken, köleler pamuk tarlasında çalışıyorlardı.
These costs include materials and labour, primarily.
Bu maliyetler temel olarak malzemeleri ve işçiliği içerir.
Building a house requires a lot of labour.
Bir ev inşa etmek çok fazla emek gerektirir.
Industrial countries require a lot of skilled labor.
Sanayi ülkeleri çok kalifiye iş gücü gerektirir.
The company uses cheap labor to increase its profit margins.
Şirket, kâr marjını artırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
My wife went into labour at six in the morning.
Karım sabah altıda doğum sancısı çekmeye başladı.