Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Like ne demek?

Like ne demek? Like ne anlama gelir? Like İngilizce örnek cümle. Like eş anlamlıları.

    like (prep)

    ...gibi (benzetme)

    ...ya benzer

    Like (prep) ingilizce örnek cümle

    Like a computer, your brain processes, stores and uses information.

    Bilgisayar gibi, beyniniz bilgileri işler, depolar ve kullanır.

    A motel is like a hotel only much smaller and is used mostly by people traveling by automobile.

    Bir motel sadece çok daha küçük bir otel gibidir ve çoğunlukla otomobille seyahat eden insanlar tarafından kullanılır.

    The characters in Chinese writing look like small pictures.

    Çin yazısındaki karakterler küçük resimlere benziyor.

    Like any company, we've got to look ahead and plan for the future.

    Her şirket gibi biz de ileriye bakmalı ve gelecek için plan yapmalıyız.

    All of a sudden, the enemy bombs came down on us like rain.

    Bir anda düşman bombaları yağmur gibi üzerimize yağdı.

    This fruit looks like a lemon, but is not as sour.

    Bu meyve bir limon gibi görünüyor, ancak ekşi değil.

    ...gibi (örnek)

    mesela, örneğin

    Like (prep) ingilizce örnek cümle

    Cancer and its treatments, like chemotherapy, can weaken your immune system.

    Kanser ve kemoterapi gibi tedavileri bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.

    Medium size stars are yellow, like the Sun.

    Orta boy yıldızlar, Güneş gibi sarıdır.

    Did you start to learn the piano when you were three, like Mozart?

    Mozart gibi piyano öğrenmeye üç yaşında mı başladın?

    The development of nanotools could help in situations like operations or surgeries.

    Nanotoollerin gelişimi ameliyatlar veya ameliyatlar gibi durumlarda yardımcı olabilir.

    Like (conj) Collocations

    like greased lightning : şimşek hızıyla
    just like : tıpkı ... gibi
    like (v)

    hoşlanmak

    beğenmek, sevmek, keyif almak

    Like (v) ingilizce örnek cümle

    Walking alone is what he likes the most.

    Yalnız yürümek en çok sevdiği şey.

    Most people like walking in the woods or countryside.

    Çoğu insan ormanda veya kırsal yerlerde yürümeyi sever.

    Every now and again I like to have hot and spicy food.

    Ara sıra acı ve baharatlı yemek yemeyi severim.

    Dalmatian likes to play in the water and it is very good swimmer.

    Dalmaçya köpeği suda oynamayı sever ve çok iyi bir yüzücüdür.

    He likes vegetables, especially cabbage.

    Sebzeleri, özellikle lahanayı sever.

    Like (v) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; sevmek, hoşlanmak kullanılabilir.
    love (v) : sevmek, âşık olmak
    like (v) : hoşlanmak
    adore (v) : tapmak, çok sevmek


    Like (conj) Collocations

    like a job : bir işi sevmek
    like a joke : şakayı beğenmek
    like enormously : aşırı derecede beğenmek
    like especially : özellikle beğenmek
    like instantly : anında beğenmek
    3 Örnek daha
    like particularly : özellikle beğenmek
    quite like : oldukça hoşlanmak
    still like : hâlâ hoşlanmak
    Daha az gör
    like (n)

    benzeri

    benzerleri
    like (conj)

    ... gibi

    benzer şekilde

    sanki ...mış gibi

    sanki ... gibi