Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Prejudice ne demek?

Prejudice ne demek? Prejudice ne anlama gelir? Prejudice İngilizce örnek cümle. Prejudice eş anlamlıları.

    prejudice (v)

    olumsuz yönde etkilemek

    önyargılı olmasına neden olmak, tesir altında bırakmak

    zarar vermek

    zarara uğratmak

    Prejudice (n) Collocations

    prejudice chance : şansı zayflatmak
    prejudice substantially : önemli ölçüde önyargıyla karşılamak
    prejudice (n)

    ön yargı

    peşin hüküm, peşin yargı, peşin fikir

    Prejudice (n) ingilizce örnek cümle

    Prejudice towards some particular race is known as racism.

    Belirli bir ırka karşı ön yargı, ırkçılık olarak bilinir.

    Being an Italian-Canadian woman in Canada I deal with prejudice and stereotypes that are a reflection of my race and ethnicity.

    Kanada'da bir İtalyan-Kanadalı kadın olarak, ırkımın ve etnik kökenimin bir yansıması olan ön yargı ve klişelerle uğraşıyorum.

    Prejudice (n) Collocations

    air prejudice : ön yargı/tarafını göstermek/vurgulamak
    challenge prejudice : ön yargıyla mücadele etmek
    confirm prejudice : önyargıyı kabul etmek
    confront prejudice : önyargı ile yüzleşmek
    eliminate prejudice : önyargıyı ortadan kaldırmak
    33 Örnek daha
    encounter prejudice : önyargı ile karşılaşmak
    eradicate prejudice : önyargıyı ortadan kaldırmak
    express prejudice : önyargıyı ifade etmek
    face prejudice : önyargı ile yüzleşmek
    fight prejudice : önyargılı mücadele etmek
    have prejudice : önyargılı olmak
    hold prejudice : önyargılı olmak
    overcome prejudice : önyargının üstesinden gelmek
    reinforce prejudice : ön yargıyı güçlendirmek/pekiştirmek
    suffer prejudice : önyargıdan sıkıntı çekmek
    anti-gay prejudice : eşcinsel karşıtı önyargı
    blatant prejudice : bariz önyargı
    blind prejudice : kör önyargı
    cultural prejudice : kültürel önyargı
    deep prejudice : derin önyargı
    deep-seated prejudice : derin önyargı
    irrational prejudice : mantıksız önyargı
    old prejudice : eski önyargı
    personal prejudice : kişisel önyargı
    political prejudice : siyasi önyargı
    popular prejudice : popüler önyargı
    racial prejudice : ırkçı önyargı
    religious prejudice : dini önyargı
    serious prejudice : ciddi önyargı
    sexist prejudice : cinsiyetçi önyargı
    social prejudice : sosyal önyargı
    strong prejudice : güçlü önyargı
    unfair prejudice : haksız önyargı
    ethnic prejudice : etnik önyargı
    deep-rooted prejudice : köklü önyargı
    break down prejudice : ön yargıyı yıkmak
    break down prejudice : önyargıyı yıkmak
    put aside prejudice : önyargıyı bir kenara koymak
    Daha az gör

    Prejudice (n) Preposition Kullanımları

    prejudice towards : …ya karşı önyargı
    without prejudice : ön yargısız
    prejudice against : …ya karşı ön yargı