We have to put off the game till next Sunday.
Gelecek pazar gününe kadar oyunu bırakmalıyız.
He regretted that he had put off going to the doctor.
Doktora gitmeyi ertelediği için pişman oldu.
Circumstances forced us to put off the meeting.
Koşullar bizi toplantıyı ertelemeye zorladı.
I wanted to say something, but her face quite put me off.
Bir şey söylemek istedim, ama yüzü epey cesaretimi kırdı.
His silly jokes put me off.
Aptal şakaları beni ondan soğuttu.
Emma started telling her birth story at lunch, and it put me off my food.
Emma öğle yemeğinde doğum hikayesini anlatmaya başladı ve bu beni yemeğimden soğuttu.