Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Restricted ne demek?

Restricted ne demek? Restricted ne anlama gelir? Restricted İngilizce örnek cümle. Restricted eş anlamlıları.

    restrict (v)

    sınırlamak

    kısıtlamak

    Restricted (v) ingilizce örnek cümle

    Her diet restricts her to 1500 calories a day.

    Diyeti onu günde 1500 kalori ile sınırlıyor.

    The speed is restricted to 50 kilometres an hour here.

    Burada hız saatte 50 kilometre ile sınırlandırılmıştır.

    In this country, the government cannot restrict where people can live on the basis of race or ethnicity.

    Bu ülkede hükümet, insanların ırk veya etnik kökenine dayanarak nerede yaşayabileceklerini kısıtlayamaz.

    Restricted (v) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler, belirli sınırlar içerisinde tutmak anlamında kullanılabilir.
    limit (v) : sınırlamak
    restrict (v) : sınırlamak
    constrain (v) : sınırlamak
    confine (v) : kısıtlamak, kapatmak


    Restricted (adj) Collocations

    law may restrict : kanun kısıtlayabilir
    regulation may restrict : yönetmelik kısıtlayabilir
    rule may restrict : kural sınırlayabilir
    restrict abortion : kürtajı kısıtlamak
    restrict access : erişimi kısıtlamak
    8 Örnek daha
    restrict development : gelişimi kısıtlamak
    restrict immigration : göçü kısıtlamak
    restrict supply : kaynağı kısıtlamak
    restrict usage : kullanımı kısıtlamak
    restrict vision : vizyonu kısıtlamak
    restrict effectively : etkili bir şekilde kısıtlamak
    restrict sharply : keskin bir şekilde kısıtlamak
    restrict unnecessarily : gereksiz yere kısıtlamak
    Daha az gör

    Restricted (adj) Preposition Kullanımları

    restrict to : ...ile sınırlamak/kısıtlamak
    restricted (adj)

    kısıtlı

    sınırlı

    Restricted (adj) ingilizce örnek cümle

    Access to the VIP lounge is restricted to club members only.

    VIP salonuna erişim yalnızca kulüp üyeleriyle sınırlıdır.

    Restricted (adj) Collocations

    apparently restricted : görünüşe göre/görünüşte çaresiz kısıtlanmış
    greatly restricted : büyük ölçüde kısıtlanmış
    heavily restricted : şiddetle/yoğun bir şekilde kısıtlanmış/sınırlı
    highly restricted : son derece kısıtlı
    increasingly restricted : giderek kısıtlı
    23 Örnek daha
    largely restricted : büyük ölçüde sınırlı
    normally restricted : normalde sınırlı
    relatively restricted : nispeten kısıtlı
    seriously restricted : ciddi şekilde kısıtlanmış
    severely restricted : ciddi şekilde sınırlı
    tightly restricted : sıkıca kısıtlanmış/sınırlı
    typically restricted : genellikle sınırlı
    unduly restricted : aşırı derecede/haksız yere kısıtlanmış
    usually restricted : genellikle kısıtlanmış/kısıtlı
    extremely restricted : son derece kısıtlı
    fairly restricted : oldukça kısıtlanmış/kontrollü
    restricted access : sınırlı erişim
    restricted airspace : kontrollü hava sahası
    restricted circulation : sınırlı dolaşım
    restricted diet : sınırlı diyet
    restricted franchise : sınırlı oy hakkı
    restricted mobility : sınırlı hareketlilik
    restricted range : sınırlı çeşit, alan
    restricted stock : sınırlı hisse senedi
    restricted vocabulary : sınırlı kelime haznesi
    become restricted : kısıtlanmış/kontrollü olmak
    feel restricted : kısıtlanmış hissetmek
    remain restricted : kısıtlı kalmak
    Daha az gör

    Restricted (adj) Preposition Kullanımları

    restricted to : …ile sınırlı/kısıtlı