Working hard doesn't mean sacrificing your social life.
Sıkı çalışmak, sosyal hayatınızı feda etmek anlamına gelmez.
I decided to sacrifice my illustrious career to raise my family.
Ailemi büyütmek için ünlü kariyerimi feda etmeye karar verdim.
The goat was sacrificed at the shrine.
Keçi tapınakta kurban edildi.
We should all make sacrifices.
Hepimiz fedakarlık yapmalıyız.
His parents made sacrifices to pay for his education.
Ailesi, eğitimini karşılamak için fedakarlıklar yaptı.
Large temples were built to celebrate the offering of sacrifices.
Kurban vermeyi kutlamak için büyük tapınaklar inşa edildi.
They offer sacrifices to the spirit.
O ruha kurbanlar verirler.