scene may show
:
sahne gösterebilir
scene may unfold
:
sahne açılabilir
act scene
:
rol almak
attend scene
:
olay yerine katılmak
cause scene
:
rezalete sebep olmak
dominate scene
:
sahneye hakim olmak
flee scene
:
olay yerinden kaçmak
imagine scene
:
sahneyi hayal etmek
make scene
:
olay çıkarmak, gerginlik yaratmak
set scene
:
zemin hazırlamak
angry scene
:
hiddetli sahne
appalling scene
:
korkunç sahne
charming scene
:
büyüleyici sahne
contemporary scene
:
çağdaş sahne
terrible scene
:
dehşet verici olay/ rezalet
unpleasant scene
:
tatsız sahne
violent scene
:
şiddet içeren sahne
dramatic scene
:
dramatik sahne
familiar scene
:
tanıdık sahne
extraordinary scene
:
olağanüstü sahne
underground scene
:
yer altı sahnesi
come onto scene
:
ortaya çıkmak
crime scene
:
olay yeri, suç mahalli
disaster scene
:
afet yeri
the scene of the accident
:
kaza mahali
accident scene
:
kaza mahalli
Daha az gör