Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Sense ne demek?

Sense ne demek? Sense ne anlama gelir? Sense İngilizce örnek cümle. Sense eş anlamlıları.

    sense (v)

    hissetmek

    sezmek, farkına varmak, kestirmek, anlamak, algılamak

    Sense (v) ingilizce örnek cümle

    They said nothing, but she could sense their disapproval of her suggestion.

    Hiçbir şey söylemediler, ancak önerisini onaylamadıklarını hissedebiliyordu.

    Sense (n) Collocations

    sense danger : tehlikeyi hissetmek
    sense disappointment : hayal kırıklığını hissetmek
    disbelief : inançsızlık hissetmek
    sense distress : sıkıntı hissetmek
    sense disturbance : rahatsızlık hissetmek
    5 Örnek daha
    sense hesitation : tereddüt hissetmek
    sense nervousness : gerginlik hissetmek
    sense pain : ağrı hissetmek
    sense presence : varlığını hissetmek
    sense relief : rahatlamak
    Daha az gör
    sense (n)

    duyu

    algı, his, duyum

    Sense (n) ingilizce örnek cümle

    The blind person may develop a superb sense of smell or highly sensitive hearing.

    Kör kişi mükemmel bir koku veya yüksek hassasiyetli işitme duyusu geliştirebilir.

    sağduyu

    mantık, akıl, zekâ

    anlam

    mana

    Sense (n) ingilizce örnek cümle

    The use of the term ethnic in the modern sense began in the mid-20th century.

    Etnik teriminin modern anlamda kullanımı 20. yüzyılın ortalarında başlamıştır.

    Sense (n) Eş anlamlıları

    Bu kelimeler; makul karar, tavsiye verme yetisi anlamında kullanılabilir.
    wisdom (n) : akıl
    common sense (n) : sağduyu
    sanity (n) : akıl sağlığı
    sense (n) : duyu, sağduyu, anlam


    Sense (n) Collocations

    sense may reel : akıl sersemleyebilir
    sense may swim : düşünce/karar dönebilir
    sense may tell : duyu söyleyebilir
    bring sense : anlam vermek
    convey sense : anlam ifade etmek
    40 Örnek daha
    create sense : duygu oluşturmak
    develop sense : farkındalık geliştirmek
    dull sense : hissi azaltmak
    experience sense : his/duygu yaşamak
    gain sense : farkındalık sağlamak
    have sense : mantıklı olmak
    make sense : mantıklı olmak
    provide sense : ... hissini vermek
    regain sense : duyuyu geri kazanmak
    retain sense : duygusunu koru
    acute sense : keskin duyu
    accepted sense : kabul edilen anlam
    bad sense : kötü his
    broad sense : geniş anlam
    common sense : sağduyu
    conventional sense : geleneksel anlam
    developed sense : gelişmiş duyu
    good sense : iyi duyu
    growing sense : büyüyen his
    keen sense : keskin duyu
    literal sense : gerçek anlam
    overwhelming sense : güçlü/yoğun/derin his
    profound sense : derin anlam
    real sense : gerçek anlam
    slight sense : hafif duyu
    strong sense : güçlü duygu
    technical sense : teknik anlamda
    wonderful sense : harika his
    general sense : genel anlam
    economic sense : ekonomik anlam
    heightened sense : yüksek duyu
    specific sense : özel anlam
    make sense of sth : bir şeyi anlamlandırmak
    in the strict sense of the word : kelimenin tam anlamıyla
    a sense of balance : denge algısı / duyusu
    a sense of self : benlik algısı
    sense of humour : mizah anlayışı
    sense of taste : tat alma duyusu
    sense of smell : koku alma duyusu
    sense of touch : dokunma duyusu
    Daha az gör

    Sense (n) Preposition Kullanımları

    through the senses : duyular yoluyla
    sense of : … duyusu, anlayışı
    in a sense : bir bakıma/bir anlamda
    in ... sense : ... anlamda/manada

    Sense ile Bağlantılı Kelimeler