Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Serious ne demek?

Serious ne demek? Serious ne anlama gelir? Serious İngilizce örnek cümle. Serious eş anlamlıları.

    serious (adj)

    ciddi

    Serious (adj) Collocations

    absolutely serious : kesinlikle ciddi
    completely serious : tamamen ciddi
    particularly serious : özellikle ciddi
    perfectly serious : mükemmel derecede ciddi
    quite serious : oldukça ciddi
    85 Örnek daha
    really serious : gerçekten ciddi
    terribly serious : çok ciddi
    entirely serious : tamamen ciddi
    extremely serious : son derece ciddi
    deadly serious : ölümcül ciddi
    serious accident : ciddi kaza
    serious alternative : ciddi alternatif
    serious answer : ciddi cevap
    serious assault : ciddi/ağır saldırı
    serious attempt : ciddi girişim
    serious breach : büyük/ciddi ihlal
    serious business : ciddi iş
    serious casualty : ciddi zayiat
    serious challenge : ciddi sorun/engel
    serious commitment : ciddi bağlılık
    serious complaint : ciddi şikayet
    serious complication : ciddi komplikasyon
    serious concern : ciddi endişe
    serious condition : ciddi durum
    serious consequence : ciddi sonuç
    serious corruption : ciddi yolsuzluk
    serious crime : ağır suç
    serious crisis : ciddi kriz/bunalım
    serious criticism : ciddi eleştiri
    serious damage : ciddi hasar
    serious danger : ciddi tehlike
    serious decline : ciddi düşüş, azalma
    serious deficiency : ciddi eksiklik
    serious deficit : ciddi açık
    serious difference : ciddi fark
    serious difficulty : ciddi zorluk
    serious dilemma : ciddi ikilem /çelişki
    serious disability : ciddi sakatlık
    serious disagreement : ciddi anlaşmazlık
    serious disappointment : büyük hayal kırıklığı
    serious discrepancy : ciddi tutarsızlık
    serious disease : ciddi hastalık
    serious disorder : ciddi bozukluk
    serious disturbance : ciddi rahatsızlık, karışıklık
    serious drawback : ciddi dezavantaj
    serious effect : ciddi etki
    serious effort : ciddi/önemli çaba
    serious erosion : ciddi erozyon
    serious failure : ciddi yetmezlik/bozukluk/kusur
    serious fighting : ciddi kavga
    serious fire : ciddi/tehlikeli yangın
    serious gap : ciddi fark
    serious handicap : ciddi engel
    serious harm : ciddi zarar
    serious hazard : ciddi tehlike
    serious heart attack : ciddi kalp krizi
    serious hindrance : ciddi engel
    serious illness : ciddi hastalık
    serious imbalance : ciddi/ağır dengesizlik
    serious impact : ciddi etki
    serious implication : ciddi sonuç
    serious inconvenience : ciddi rahatsızlık
    serious infection : ciddi enfeksiyon
    serious injury : ağır yaralanma
    serious interest : ciddi ilgi
    serious irregularity : ciddi düzensizlik
    serious issue : ciddi sorun
    serious lack : ciddi eksiklik
    serious loss : ciddi kayıp
    serious matter : ciddi mesele
    serious menace : ciddi tehdit
    serious mishap : ciddi aksilik
    serious mistake : ciddi hata
    serious offence : ciddi saldırı
    serious prejudice : ciddi önyargı
    serious problem : ciddi sorun
    serious quarrel : ciddi tartışma
    serious question : ciddi soru
    serious repercussion : ciddi yansıma
    serious revolt : ciddi isyan
    serious shortage : ciddi kıtlık
    serious shortcoming : ciddi eksiklik
    serious side effect : ciddi yan etki
    serious subject : ciddi konu
    serious symptom : ciddi belirti
    serious threat : ciddi tehdit
    serious trouble : ciddi sorun
    serious underestimate : ciddi küçümseme
    serious weakness : ciddi zayıflık
    become serious : ciddileşmek/ciddi hale gelmek
    Daha az gör

    Serious (adj) Preposition Kullanımları

    serious about : ...hakkında ciddi