Traffic slowed down because of the dense fog.
Yoğun sisten dolayı trafik yavaşladı.
The population growth rate is expected to slow down significantly in the next three decades.
Nüfus artış hızının önümüzdeki otuz yılda önemli ölçüde yavaşlaması bekleniyor.
When you are driving, you should slow down on corners.
Araba sürerken, köşelerde yavaşlamanız gerekir.
Muscle loss can slow down the rate at which your body burns calories.
Kas kaybı, vücudunuzun kalori yakma oranını yavaşlatabilir.
Lemur can slow down its metabolism and hibernate when food is scarce.
Lemur metabolizmasını yavaşlatabilir ve yiyecek az olduğunda kış uykusuna yatabilir.
China started its family planning policy, aimed at slowing down population growth.
Çin, nüfus artışını yavaşlatmayı hedefleyen aile planlaması politikasını başlattı.