The gun went off while he was cleaning it, and the bullet almost struck his wife.
Silahı temizlerken silah patladı ve kurşun neredeyse karısına çarpıyordu.
The ship struck a submerged rock, and sunk within minutes.
Gemi su altındaki bir kayaya çarptı ve dakikalar içinde battı.
The house was struck by lightning yesterday.
Eve dün yıldırım çarptı.
A devastating typhoon has struck the Philippines.
Filipinler'i korkunç bir tayfun vurdu.
Employees are striking for improved safety standards.
Çalışanlar, gelişmiş güvenlik standartları için grev yapıyor.
The governor wants to put restraints on public service workers' right to strike.
Vali, kamu hizmeti çalışanlarının grev hakkını kısıtlamak istiyor.
We will strike the enemy early in the morning.
Düşmana sabahın erken saatlerinde saldıracağız.
The strike of 1912 was put down very violently by police.
1912 grevi polis tarafından çok şiddetli bir şekilde bastırıldı.
We're on strike because the company hasn't improved our wages.
Şirket ücretlerimizi iyileştirmediği için grevdeyiz.
The miners went on strike for a wage increase.
Madenciler maaş artışı için greve gitti.
NATO launched air strikes after the failure of peace talks.
NATO, barış müzakerelerinin başarısız olmasının ardından hava saldırıları başlattı.
Meteor strikes have left giant craters all over Earth.
Meteor çarpmaları tüm dünyada dev kraterler bıraktı.