The resort provides accommodation to suit every pocket.
Tesis her cebe uygun olan konaklama imkanı sunmaktadır.
You have to suit your spending to your income.
Harcamanızı gelirinize uydurmak zorundasınız.
Apart from the cost, the dress doesn't suit me.
Pahası dışında, elbise bana yakışmadı.
It's too expensive and anyway the colour doesn't suit you.
Çok pahalı ve zaten rengi sana yakışmadı.
You look really handsome when you wear a suit.
Takım elbise giyince gerçekten yakışıklı görünüyorsun.