issue threat
:
tehdit etmek
lift threat
:
tehdidi kaldırmak
make threat
:
tehdit etmek
pose threat
:
tehdit oluşturmak
reduce threat
:
tehdidi azaltmak
represent threat
:
tehdidi temsil etmek
apparent threat
:
belirgin tehdit
big threat
:
büyük tehdit
constant threat
:
sürekli tehdit
dangerous threat
:
tehlikeli tehdit
deadly threat
:
ölümcül tehdit
grave threat
:
ciddi tehdit
great threat
:
büyük tehdit
growing threat
:
artan/büyüyen tehdit
immediate threat
:
anlık tehdit
long-term threat
:
uzun vadeli tehdit
major threat
:
büyük tehdit
military threat
:
askeri tehdit, tehlike
new threat
:
yeni tehdit
possible threat
:
olası tehdit
potential threat
:
potansiyel tehdit
real threat
:
gerçek tehdit
serious threat
:
ciddi tehdit
significant threat
:
önemli tehdit
terrible threat
:
korkunç tehdit
violent threat
:
şiddet tehdidi
explicit threat
:
açık tehdit
external threat
:
dış tehdit
environmental threat
:
çevresel tehdit
perceived threat
:
algılanan tehdit
carry out threat
:
tehdit etmek
give in to threat
:
tehdide boyun eğmek
see sth as a threat
:
bir şeyi bir tehdit olarak görmek
a threat of famine
:
kıtlık tehdidi
missile threat
:
füze tehdidi
present threat
:
tehdit oluşturmak
the threat of bankruptcy
:
iflas tehdidi
Daha az gör