The coffee was so hot that I nearly burned my tongue.
Kahve o kadar sıcaktı ki neredeyse dilimi yakıyordum.
His name was on the tip of my tongue, but I couldn't remember it.
Adı dilimin ucundaydı ama hatırlayamadım.
Stick out your tongue and say "aah."
Dilini çıkar ve "aaa" de.
He can touch his nose with his tongue.
Burnuna diliyle dokunabiliyor.
He stuck out his tongue at his teacher.
Öğretmenine dil çıkardı.
Besides Turkish, my mother tongue, I can also speak English and French.
Ana dilim olan Türkçe'nin yanı sıra İngilizce ve Fransızca da konuşabiliyorum.
South Africans speak many tongues.
Güney Afrikalılar birçok dili konuşuyor.
He speaks English, but his native tongue is German.
İngilizce konuşuyor, ancak ana dili Almancadır.