He can touch his nose with his tongue.
Burnuna diliyle dokunabiliyor.
I can almost touch the ceiling.
Tavana neredeyse dokunabiliyorum.
The user interface is a touch display.
Kullanıcı arayüzü bir dokunmatik ekrandır.
The area immediately behind the ear may be tender to the touch.
Kulağın hemen arkasındaki bölge dokunmaya hassas olabilir.
He put a touch of salt on a boiled egg.
Haşlanmış yumurtaya az miktarda tuz koydu.