She's not very consistent in the way she treats her children.
Çocuklarına davranma biçiminde çok tutarlı değil.
Every child objects to being treated like a baby.
Her çocuk bebek gibi muamele görmeye itiraz eder.
The teacher treated all the students fairly.
Öğretmen bütün öğrencilere adil davrandı.
I don't like being treated like a slave.
Bana bir köle gibi davranılmasını sevmiyorum.
No cure for the common cold exists, but the symptoms can be treated.
Soğuk algınlığının tedavisi yoktur, ancak belirtiler tedavi edilebilir.
Ancient Egyptians grew chamomile to treat a variety of ailments.
Eski Mısırlılar, çok çeşitli rahatsızlıkları tedavi etmek için papatya yetiştirdiler.
Surgical intervention may be required to treat this disease.
Bu hastalığın tedavi etmek için cerrahi müdahale gerekebilir.
Let me treat you to a cup of coffee at the coffee shop over there.
Size, oradaki kafede bir fincan kahve ısmarlayayım.