He urged us to obey the rule.
Bizi kurala uymaya zorladı.
Several speakers urged the crowd not to be angry with police.
Birkaç konuşmacı kalabalığı polise kızmamaya çağırdı.
The government urged residents to be prepared for potential evacuations due to rapid fire growth.
Hükümet, hızlı yangın büyümesi nedeniyle bölge sakinlerini olası tahliyelere hazırlıklı olmaya çağırıyor.
I could not control my urge to eat chocolate and I finished a whole cake by myself.
Çikolata yeme isteğimi kontrol edemedim ve bütün bir pastayı tek başıma bitirdim.