Benzer gibi görünseler de 'eminent' ve 'imminent' sıfatları çok farklı anlamlara sahiptir.
'Eminent' kelimesi 'tanınmış | ünlü | saygı duyulan | seçkin' anlamlarına gelir. Bu kelime, belirli bir alanda öne çıkan veya yüksek düzeyde başarı veya tanınma elde etmiş bir kişiyi niteler.
eminent historian / professor / scholar / scientist / writer / psychologist
Örnek Cümle: Jane is an eminent scientist who has made many important discoveries.
Çeviri: “Jane, birçok önemli keşifte bulunan seçkin bir bilim insanıdır.”
Örnek Cümle: “The school invited an eminent historian to give a talk on the country's political history.”
Çeviri: “Okul, ülkenin siyasi tarihi üzerine bir konuşma yapması için seçkin bir tarihçiyi davet etti.”
Örnek Cümle: “The eminent doctor has saved countless lives with his ground-breaking medical research.”
Çeviri: “Ünlü doktor, çığır açan tıbbi araştırmalarıyla sayısız hayat kurtardı.”
Örnek Cümle: “The eminent poet's works are studied in literature classes around the world.”
Çeviri: “Ünlü şairin eserleri dünyanın dört bir yanındaki edebiyat derslerinde inceleniyor.”
'Imminent' kelimesi 'çok yakında olması beklenilen| olması yakın | eli kulağında |yaklaşmakta olan' anlamlarına gelir. Yakın gelecekte gerçekleşmesi muhtemel bir şeyi ifade eder. Genellikle hoş olmayan veya tehlikeli bir şeyi niteler.
imminent catastrophe /disaster / danger/ peril / disaster / threat / death
Örnek Cümle: “A storm is imminent, and we need to prepare for it.”
Çeviri: “Bir fırtına kapıda ve buna hazırlanmamız gerekiyor.”
Örnek Cümle: “There is an imminent threat of a hurricane hitting the coast.”
Çeviri: “Kıyıyı vurmak üzere olan bir kasırga tehdidi var.”
Örnek Cümle: “The storm clouds overhead signaled the imminent arrival of a heavy downpour.”
Çeviri: “Tepedeki fırtına bulutları, şiddetli bir sağanağın yakında gelişinin sinyalini verdi.”
Örnek Cümle: “The doctor warned her patient of the imminent danger of a heart attack if he did not change his lifestyle.”
Çeviri: “Doktor, hastasını yaşam tarzını değiştirmediği takdirde yakın bir kalp krizi tehlikesi konusunda uyardı.”
Örnek Cümle: “After weeks of negotiations, the signing of the peace treaty was finally imminent.”
Çeviri: “Haftalarca süren müzakerelerden sonra, barış antlaşmasının imzalanması nihayet yakındı.”
ÖrnekCümle: Despite the imminent danger, the hikers refused to turn back and pressed on with their climb.”
Çeviri: “Yaklaşan tehlikeye rağmen, yürüyüşçüler geri dönmeyi reddettiler ve tırmanışlarına devam ettiler.”
Özetlemek gerekirse, bu iki kelime arasındaki temel fark, 'eminent' bir kişinin itibarı veya belirli bir alandaki konumu ile ilgilidir, oysa 'imminent' yakında gerçekleşmesi muhtemel bir şeyle ilgilidir.
Dersler, uygulamalar ve platform hakkındaki sorularınızın cevaplarını anında alın!